İnsanlar yeni normalle birlikte; hayatı deneyimlerken, hayatlarına ilişkin yeni bir bakış açısı getirmek için yeni alışkanlıklar, tercihler, beklentiler, tutumlar ve davranışlar benimsemeye başladılar. Bir yandan, iletişim biçimleri, araçları değişirken; diğer yandan da çalışma, benlik algısı, ebeveynlik, öğrenme ve yaşam felsefeleri ile tarzları farklılaştı.
Küresel salgın ve dijital dönüşüm, tüketicinin ayırt edici deneyim ihtiyacını daha da belirgin hâle getirmektedir. Bu durum, bir yandan artırılmış hizmet ihtiyacını körüklemekte, diğer yandan da sanal deneyim yaratmaktadır. Burada, nesnelerin internetinin de sağladığı imkânlarla, deneyimsel bağlanabilirlik en yüksek düzeyde sağlanabilmektedir.
Geçmiş özlemi duyan ve gelecek hayali kuran zamanın tüketicisi için, ‘dijitalin retro ile yoldaşlığı’ olarak tanımlayabileceğimiz, retro özellikleri barındıran teknolojinin konforuyla donatılmış rengârenk bir gerçeklik ortaya çıkmıştır. Deneyim ve lezzet olarak eskiyi, performans olarak yeniyi hissettiren artırılmış dijital gerçeklikle donatılmış tüm ürünler, küresel salgın sırasında, tüketicinin hissettiği tüm belirsizlik ve korkuyla baş etmesinde etkili olmuştur.
Daha uzun ve sağlıklı yaşamak, değişen güzellik algıları ve yaşlanmaya ilişkin direnç dikkat çekici tetikleyicileri oluşturmaya başladı. İnsanlık, en çok şimdi, en büyük zenginliğin sağlık olduğu düşüncesine kitlendi. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirme, süper güçlü gıdalar, fiziksel ve ruhsal zindelik ile esenlik ekonomisi en çok konuşulanlar arasına katıldı. “Güçlünün ayakta kalması” metaforu, farklı kırılgan gruplar için, korkunun vücud bulmuş haline dönüştü. Bugünün tüketicisi; daha tutumlu, bilinçli, talepkar, istekleri konusunda ısrarlı, ne istediğini bilen, geleceği için endişeli ve farkında bireylerdir.
Salgın, tüm dünyada tüketicilerin doğaçlama, istifleme yetkinliklerini artırarak, yeni yeteneklerini keşfetmelerine, taleplerini bastırarak ertelemelerine sebep olmuştur. Doğaçlama yetkinliği kazanmış tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına cevap verecek işletmelerin de doğaçlama yeteneklerini geliştirmeleri zaruridir. Birlikte yaratma, psikolojik sahiplenme ve çıktının kendisine ait olduğu hissi, tüketicilerin ‘kendini gerçekleştirme’ güdüsünü besleyecektir. Tüketici var olan yetkinliğini, markaların da desteği ile besleyerek tekrar egemen hissedecek; kontrol ve güvene ilişkin kaybettiği konfor güdüsünü de böylece kazanabilecektir.
Tüketiciler giderek pratik ama aynı zamanda sağlıklı, doğal ve aynı zamanda lezzetli ve tarifi kolay, özellikle bağışıklığı güçlendiren katkı maddeleri, fermente edilmiş bileşenler veya ilave protein gibi işlevsel bir sağlık yararına sahip, aşırı şeker veya yapay tatlandırıcılar eklemeden heyecan ve haz yaratan, yenilikçi, sağlık halesine sahip ürünlere yönelmeye başladılar. Diğer yandan, sağlık vurgusu, içecek pazarında da büyük bir rekabet unsuru haline geldi. Güçlü bir bağışıklık sistemini destekleyen veya stresi azaltan fonksiyonel sulardan; enerji desteği, uykuyu teşvik etme ve bilişsel sağlığı iyileştirme gibi birçok sağlık yararına sahip yeni gazlı ürünler geniş bir yelpazede küresel pazara sunuldu. Diğer bir deyişle, eskiden "sağlıklı" içeceklerin şeker ve kalorileri azaltmayı içermesi temel fayda iken, üreticiler, enerji, ruh hali, sindirim sağlığı, beyin sağlığı ve bağışıklık sağlığı gibi fonksiyonel sağlık platformlarına odaklanarak tüketicilerin taleplerine yanıt vermek durumundadırlar.
Salgınla beraber, bakım ve güzellik pazarı, istek ve ihtiyaçlarına cevap verilmesi gereken kadınlar ve artık erkekler, rekabetin sert olduğu bir pazarı oluşturmaya başlamıştır. Tüketiciler sağlıklarına gösterdikleri özeni, cilt bakımları konusunda da ön plana çıkarmışlardır. Özellikle, evde ve ekranlara daha fazla zaman ayırdıkça, birçok tüketici, dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve cep telefonları gibi cihazlardan gelen mavi ışığın olası zarar verici veya erken yaşlanma etkilerinden endişe duymaya başlamışlardır. Aynı zamanda öz bakıma olan ilgi, normallik duygusuna sahip olmanın ve daha önce salgın öncesi yaşanılan hayatla bağlantı kurmanın anahtarı olarak, kontrol duygusunu yeniden kazanılmasına ve stres ile endişenin azalmasını sağlamıştır.