Teknoloji bu kadar hızla gelişirken, teknolojiye karşı tutum ve davranışların bu gelişmelere göre farklılaşması bireyleri iki uç noktaya götürebiliyor. Bunlardan birincisi teknolojilerin etkilerinden dolayı ortaya çıkan kaygı ve korku olarak değerlendirilen teknofobi, ikincisi ise teknolojiye karşı oluşan aşırı bağımlılık ve hayranlık olarak değerlendirilen teknofilidir.
Dijitalleşmenin son zamanlarda önem kazanmasıyla, günümüzün büyük birçoğunu bilgisayar ve internet üzerinde geçirdiğimiz şu günlerde teknoloji kullanımının hem bireyler hem de işletmeler üzerindeki etkileri de farklılaşmaya başladı. Pandeminin kısa süreli olacağı ve hayatın kısa sürede eskiye döneceği beklentisi maalesef henüz gerçekleşmezken, yaşanılan belirsizlik ve karmaşıklığın artması nedeniyle sosyal yaşamdan ve etkileşimlerden gittikçe uzaklaşıp sanal ortamlara daha bağımlı olduk. Elbette teknolojinin faydalarından daha fazla yararlanmaya başladık, bazı konuları çok daha iyi anlar olduk; ancak sosyal medya, mobil uygulamalar, internet ve diğer çevrim içi ortamlara karşı daha fazla bağımlı hale geldik.
Birey üzerindeki etkisi
Teknolojiye ve teknolojik ürünlere aşırı hayranlığın veya bağımlılığın birey üzerindeki etkisi çok yönlüdür. Bunlardan birincisi teknolojiye erişim gücüdür. İster maddi ister manevi anlamda teknoloji erişimin ne derecede mümkün olduğu önemli bir olgudur. Örneğin, birey maddi anlamda teknolojiye ulaşmakta bir sıkıntı çekmiyorsa, bir sonraki gelişmiş teknolojinin peşine düşmek isteyecektir. Dolayısıyla, maddi imkan olduğu sürece hayranlığı artmaya da devam edecektir. Bunun tam tersi durumda ise, bireyin maddi durumu yeterli olmamasına karşın, duymuş olduğu hayranlık ve bağımlılık düzeyi arttıkça hem kendi yakın çevresine hem de bağlı olduğu diğer çevrelere karşı olumsuz tutum ve davranışlar içine girebilir. Ne kadar hayran olursa olsun veya ilgili olursa olsun ulaşamadığında bu durum kendisine hep olumsuz bir durum olarak yansıyacaktır. Elbette, teknolojinin geniş yelpazede yarattığı imkanları sınıyoruz, hatta klasik soru olan “İleride makineler insanların yerini mi alacak?” diye soruyoruz; ancak bu imkanlar çok kısa bir sürede elde edildiğinde bireyde ister istemez bir tedirginlik yaratması da muhtemel gibi görünüyor.
Kıyaslama yapılması
Yeni teknolojilerin farklı özelliklerle piyasa sürülmesi, eskiyen teknolojilerin hızla terk edilmesi nedeniyle piyasada oluşan dinamiklerin bireyler üzerinde yarattığı algılar oldukça hissediliyor. Diğer yandan, teknolojilerin kısa zaman içerisinde hızla ucuzlaması, bu teknolojileri sektörde çok miktarda firmanın farklı şekilde ve özelliklerde üretmesi nedeniyle bunların kıyaslanması gittikçe zor bir durum oluyor. Bireyler sahip olduğu teknolojiyi karşılaştırıp daha yetersiz bulduğunda ve daha iyi teknolojiye sahip olmak için çaba göstermeye başladığında, hem maddi hem de manevi olarak her türlü yolu denemeye başlıyorlar.
Zarar verecek türden yaklaşımlar
Bu tartışmalar doğrultusunda teknolofilik bireylerin, teknolojinin sadece olumlu yönlerine odaklanmaları, teknolojisiz bir yaşamı düşünememeleri ve hayatın tüm süreçlerini teknolojiyle birlikte yaşama hevesleri, kendilerini toplumdan daha uzaklaştırıp uzaklaştırmayacağı veya her türlü ihtiyaçlarını teknoloji sayesinde çözebileceği beklentisiyle yalnızlaşmaları kendilerine zarar verecek türden yaklaşımlar olarak değerlendirilebilir. Elbette hepimiz, teknolojinin olumlu yanları sayesinde hayatımızı kolaylaştırmaya çalışıyoruz; ancak olumsuz yanlarına karşı kendimizi kapadıkça, daha korkusuz hareket edecek ve her sorunu teknolojiyle çözme arzusu daha da artıp kronikleşecek ve takıntılı bir durum yaratacaktır.
İhtiyacı karşılayacak düzeyde kullanılması
Pandemi sürecinin her boyutta bireyler üzerinde etkisini tartışmaya devam edeceğiz. Teknoloji bağlamında, etkilerin bireyleri iki uç nokta olan teknofobi veya teknolofiliye yönlendirmeleri elbette istenilen bir durum değil. Uygun olan teknolojinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde kullanılması, bireylerin günlük yaşamlarını daha mümkün kılmasına imkan sağlayacaktır.