Pandemi sürecinin işletmeler üzerindeki etkisinin yeniden ciddi bir şekilde hissedilmeye başlanmasıyla birlikte, sektörlerde bulunan işletmeler birbirlerinin farkında olmaya ve buna bağlı olarak rekabetin düzeyi de farklılaşmaya başladı. Farklı büyüklüklerdeki işletmelerin çevrelerinde oluşan rekabet düzeylerini algılamalarıysa sektörlerden gelen her türlü bilginin yoğunluğuna bağlı olarak değişiyor.
Bügün bilginin yoğunluğuna bağlı olarak, hangi bilginin işletmelere yarar veya zarar sağlayacağının belirlenmesi, bunlara yönelik amaçların ve hedeflerin yeniden belirlenmesi etkin bir bilgi yönetimi yaklaşımından geçiyor. Genel olarak bakıldığında bilgi yönetiminin sağladığı avantajların sektörde bulunan işletmeler, kurumlar ve devlete bağlı mekanizmalar üzerindeki etkileri, hem bu yapılarda bulunan bireyler hem topluluklar hem de yapıların kendisinde hissediliyor. İster üretim sektörü ister hizmet sektörü isterse diğer sektörler olsun, bilgi yönetiminin işletme performansına etkisinin olduğu açıktır; ancak bunun nasıl ölçüleceği, hangi değişkenler altında inceleneceği dana önem arz eder.
Bilginin etkin ve etkili bir şekilde yönetilmesi işletmelere ait süreçlerde daha az hataya, değişen çevresel koşullara daha iyi uyum sağlamaya ve elbette kızgın rekabet koşullarında daha iyi pozisyon almaya neden olur. Sektör veya sektörlerden gelen bilgi yoğunluğunun işletmeler tarafından yorumlanması sadece işletmelerde bulunan bireylere bağlı değildir, işletmenin tümünü ilgilendirir. Dolayısıyla, bilginin kurumsal bir bilgi haline dönüştürülmesi işlemsel, analitik, süreç odaklı, gelişime ve yenilikçiliğe açık bilgi modellerinin belirlenmesini gerektirir.
Belirsizlik sürüyor
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kendini çok daha önemli hissettirdiği şu günlerde sürekli değişen çevresel koşullar, ekonomi, para ve finans piyasalardaki dalgalanmalar işletmeleri zorluyor ve ileriye dönük planlarını aksatıyor. Ortaya çıkan belirsizliğin ve karmaşıklığın piyasalar, işletmeler ve işletmelerde çalışan bireyler üzerinde etkisi gittikçe daha olumsuz oluyor. Pandemi sürecinin ne zaman sonlanacağını ve daha sonraki sürecin neler getireceğini öngöremediğimiz için var olan bilginin işletme için doğru olup olmadığını karar vericiler bile kestiremiyor. Ayrıca, ortaya çıkan belirsizlik ortamı işletmelerde ast-üst ilişkilerini, işletmeler arasındaki güven düzeyini, piyasalar arasındaki rekabet düzeyini de olumsuz yönde etkilediğinden, ileriye yönelik yapılacak projeksiyonların ne kadar tutarlı olacağı konusundaki şüpheler de gittikçe artıyor.
Alt yetenekler de tanımlanmalı
Stratejik olarak bakıldığında, işletmenin ilgili birimlerine gelen bilginin veri tabanlarıyla, iletişim kanallarıyla, ilgili yazılım ve donanımla yönetilmesi aynı zamanda ciddi bir teknoloji yönetimini de birlikte getiriyor. Bu yönetimin yaklaşımının işletmenin sahip olduğu temel ve sürdürülebilir yetenekleriyle yakından ilgili olduğunu söylemek yanlış bir yaklaşım olmayacaktır. Bireysel ve grup yeteneklerinin bilginin ve teknolojinin yönetiminde etkin rol oynayabildiğini belirmek için alt yeteneklerin de tanımlanması gerekiyor. Süreçleri iyileştirme ihtiyacının farkında olma, tehdit ve fırsatları araştırabilme, temel yetkinlikleri kurabilme, iş modellerini destekleyecek her türlü teknoloji stratejilerini geliştirme ve uygun teknoloji çözümlerini ölçme ve seçmeye yönelik yeteneklerin hem bilgi hem de teknoloji yönetiminin etkileşimleriyle birlikte ele alınmasıyla daha etkin çözümler sağlanması mümkün. Diğer yandan teknoloji yönetiminin alt faaliyetlerinden olan tanımlama, seçme, edinim, kullanma ve koruma faaliyetleri de bilgi yönetiminin ele alınan teknolojik boyutunu destekleyecektir.
Pandemi sürecinde, yaşanan ve tecrübe edinilen her türlü krizden işletme ve kurumlar içerisinde bilgiyi yönetenlerin çıkaracakları çok ders var. Bunları işletmelere iyi aktaran ve ilerleyen zamanlarda bir yol haritası olarak ortaya koyacak bilgi işçilerinin üstleneceği roller çok daha önemli olacak gibi görünüyor.