Son yılların önemli gündem maddesi küresel ısınma, dünyamız için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.Küresel ısınma; atmosferdeki yoğunluğu gittikçe artan sera gazlarının etkisiyle dünya üzerinde yıl boyunca karada, denizde ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artışa verilen isimdir
Küresel ısınmaya karşı farkındalık oluşturma yolunda 1992 yılında Brezilya’da düzenlenen Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan Birleşmiş Milletler Sözleşmelerinden birisi olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve 1997’de imzalanan Kyoto Protokolü önemli iki adımdır. Ardından 2015 yılında Paris’te COP21 Zirvesi ile imzalanan Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyoekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedeflemektedir. Anlaşmanın uzun dönemli hedefi, endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2°C’nin olabildiğince altında tutulmasıdır. Bu hedef, sera gazı salınımında önemli role sahip fosil yakıt kullanımının tedricen azaltılarak, yenilenebilir enerjiye yönelinmesini gerektirmektedir. Emisyon azaltımı hususunda Anlaşma, gelişmiş ülkelerin mutlak emisyon azaltımı hedeflerini sürdürmeleri; gelişmekte olan ülkelerin ise emisyon azaltımı hedeflerini yükselterek farklı milli koşulları uyarınca, zaman içinde tüm ekonomiyi kapsayacak yeni, artırılmış hedefler benimsemelerini telkin etmektedir. Küresel çapta yapılan bu anlaşmalar önemli olsa da GlobalCarbon Atlas verilerine bakıldığında, gelişmiş ülkelerin her ne kadar farkındalık artırma çalışmaları yapsalar da kendilerinin karbon üreticisi olduğu görülmektedir. Sıcaklık artışına neden olan sera gazları; Karbon dioksit (CO), Metan (CH) gibi gazlardan oluşmaktadır. Bunlar içerisinde karbon dioksitCO₂, insan kaynaklı iklim değişikliğine yol açan en önemli sera gazıdır. Bu nedenle karbon dioksit CO2 bazlı değişken temelinde bakılırsa; Global Carbon Atlas 2020 yılı verilerine göre dünya toplam karbon salınımı 34.807 mtCO2’dir. Aynı veri 2019 yılı için 36 bin 441 mtCO2’dir. Yani geçen süre içerisinde küresel ölçekte, toplamda bir iyileşme gözlemlenmiştir
Türkiye, 393 mtCO2 14. Sıradadır. Önceki yıl 405 mtC02 pay ile 16. sırada ve daha fazla bir emisyon ile 16 sıradayken son durumda daha az emisyonlu ancak sıralamada yukarı taşınmış durumdadır., Çin 10668mtCO2 ile ilk sırada , ABD 4713 mtCO2 ile 2. Sırada ve Hindistan 2447 mtCO2 ile 3. Sırada en fazla karbon salınımı yapan ülkeler sıralamasını oluşturmaktadırlar.Önceki yıl için aynı veride,Çin 10175mtCO2 ile ilk sırada , ABD 5285mtCO2 ile 2. Sırada ve Hindistan 2616 mtCO23. Sıradadır. Peki bireyler olarak bizim buna katkımız ne olabilir, bu açıdan bireysel karbon ayak izini küçültmek için yapılabilecekler; kullanılan ev eşyalarında enerji verimliliği sağlanması, konut, okul, hastane ve iş yerlerinde ısı yalıtımı yaptırılması, geri dönüşüm yapılması, yenilenebilir enerji kullanan ve geri dönüşüm yapan karbon salınımı düşük ürünler tercih edilmesi, ağaç dikme kampanyalarına destek verilmesi ve ulaşımda paylaşım modeliyle araçların ortaklaşa kullanılması, toplu taşıma tercih edilmesi sayılabilir.Firmalar içinse yeşil enerji kullanımına geçilmesi, bu yönde alt yapı oluşturacak projelere kaynak aktarılması, tedarik zincirinde uzun yol yapacak değil en az yakıt tüketimiyle en yakından gelen ürünün tercih edilmesi, ofise gelmeden evden çalışabilecek personelin kalıcı olarak bu sisteme geçirilmesi gibi uygulamalar en basit, en hızlı çözümlerdir. Damlaların denizi oluşturduğunu düşünerek, bireysel katkılarımız ile karbon ayak izini küçültmeye çalışmak toplam sera gazı emisyonlarında olumlu azalış sağlayacaktır.