Günümüzde özellikle teknolojinin farklı alanlara daha fazla destek vermesiyle, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı imkanlar sayesinde gittikçe kızışan ve farklı boyutlara dönüşen rekabetin işletmeler tarafından ne şekilde algılandığı önemli. İşletmelerin bunlara hangi stratejilerle cevap vererek, sektörde veya sektörlerde faaliyetlerini devam ettireceklerine karar vermeleri önem kazanmaya devam ediyor.
Bugün hem müşteriler hem de işletmeler artık birbirlerini çok daha yakından tanıma ihtiyacı ile birlikte yapılan pazar araştırmalarıyla işletmeler, ürün ve hizmetlerini daha farklı pazarlara sokma ihtiyacı hissediyorlar. Ayrıca pazarlama araştırmalarıyla müşterilerden geri dönüşlerin nasıl değerlendirileceği, elde edilen sonuçlardan mevcut stratejilerin gözden geçirilmesi ve yeni stratejilerin ortaya konarak rekabet avantajına sahip olma isteği farklı ihtiyaçları ortaya koyuyor. Hem sektörde bulunan işletmelerin hem de sektörlerin kendi aralarında ortaya çıkan rekabete dayalı veri miktarının çok büyük ve karmaşık hâle getirilmesi, işletmelere verinin bilgiye dönüştürülmesi konusunda sıkıntılar yaratıyor. Özellikle teknik imkanların elvermediği durumlarda işletmede bulunan karar vericilerin elde edilen verileri bilgiye dönüştürme zorlukları sıkıntı yarattığından, hem işletmelerdeki bireylerin ve departmanların hem de yöneticilerin mevcut durumu algılamaları da büyük bir problem oluyor. Ayrıca, sektörlerden gelen niteliğin miktarının büyük olmasıyla birlikte hangi nitelikleri taşıdıkları, hangi analizlerin yapılarak işletmenin daha çevik yapıya sahip olması gerekliliği konusunda yine her türlü teknik ve bilgi açısından geniş perspektife sahip çalışanların işletmelere katkı sağlamaları da artık günümüz işletmelerinin olmazsa olmazı hâline geliyor.
İki boyutlu bir durum
Bununla birlikte, son yıllarda görselleştirme, derin öğrenme, makine öğrenmesi, gerçek zamanlı işleme, yapay zekâ ve ileri düzey istatistiksel analizler gibi kavramların ortaya çıkmasıyla bu kavramların aslında neye hizmet ettiği bilinmediğinde işletmeye büyük bir yük getiriyor. Her ölçekteki işletmelerin bu tarz sorunlarla karşılaşması beklenemez. Ölçek olarak büyük ve çalışan sayısının fazla olduğu işletmelerde, bu durumlar daha sık görünüyor. Aslında burada karşılaşılan durum iki boyutlu. Bunlardan birincisi, sektörden veya farklı kaynaklardan gelen bilginin ham yani işlenmemiş olması, ikincisi ise bu verinin boyutu ve niteliği. Örneğin, teknoloji şirketi Cisco’nun 2013 yılında yayınladığı bir araştırma var. “The Internet of Everything” adlı bu araştırmada, toplanan veri boyutunun 1 milyar terabayta ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla, bu kadar büyük hacimli verilerin bilgiye dönüştürülmesi, veri analizinden daha farklı bir şekilde ele alınmasını da gerektiriyor.
Bütüncül yaklaşımların önemi
İşte bu noktada veri analitiği kavramı devreye giriyor. Veri analitiği aslında birden fazla veri analizini bir arada bulunduran bir yaklaşım; ancak bu kadar büyüklükteki verinin analizinden önce benzerlik veya farklılıklarına göre sınıflandırılması, yapısal durumları bozan kirli bilginin temizlenmesi, verilerde aykırı gözlem değerinin bulunup bulunmaması, çeşitli kontroller yapılarak analiz veya analizlere hazır hâle getirilmesi veri analitiğini ön plana çıkaran özellikler olarak karşımıza çıkıyor. Böylesi bir yaklaşımın önemi, işletmeye ait her türlü performans göstergelerinin optimize edilmesi, her türlü sabit ve değişken maliyetlerin gözden geçirilerek minimize edilmesi, verimlilik ve etkinliğin arttırılması yönündeki bütüncül yaklaşımların tümünü bir arada ele alarak değerlendirilmesidir. Bu yaklaşımlar sayesinde mevcut verilerle modelleme yapılması, modeller sayesinde öngörülerde bulunulması işletmelerin kendi süreçlerini daha iyi yürütecekleri anlamına da gelir. İşletmenin kendi süreçlerinde bir problemin olup olmadığının tespiti ve bu probleme yönelik müdahalelerin anlık veya tam zamanında yapılması işletmelerin performansına da olumlu olarak yansıyacaktır.