Üretimimizin en az yüzde 60’ını ihraç etmeyi hedefliyoruz

Öncelikle sizi tanıyalım. Kariyerinizden ve GTC’nin hayata geçme sürecinden kısaca bahseder misiniz?

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) Nükleer Mühendislik ve Siyasal Bilimler alanlarında çift anadal yaparak lisans eğitimi aldım. Ardından MIT’de Plazma Fiziği alanında yüksek lisans eğitimini tamamladım. Daha sonra ise Cambridge Üniversite’sinde Kalkınan Ülke Ekonomileri alanında yüksek lisans eğitimi alarak ekonomi doktora programında iki yıl çalıştım; ancak tezimi tamamlayamadan ailesel nedenlerle yurda dönmek ve konfeksiyon alanında çalışmak zorunda kaldım. 1993 yılında başlayarak 2017 yılına kadar kesintisiz bir şekilde ABD’de yerleşik olan Kmart ve Walmart mağaza zincirlerine ihracat yaptık. Türkiye’nin batısındaki fiyat artışları nedeniyle ihracatımızı 1997 yılından itibaren Adıyaman merkezli olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden yönetmeye başladık. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarında sahip olduğu potansiyeli kullanmaya yönelik adımlar atmasıyla birlikte fizikle ilgili güneş teknolojileri alanına yatırım imkanını doğdu. Böylece 2013 yılında Adıyaman’da Güneş Teknolojileri için bir fabrika açtık.

GTC’nin Ar-Ge ve üretim sürecini anlatır mısınız?

GTC’yi bir teknoloji şirketi olarak güneş endüstrisi alanında konumlandırdık. Şu an toplam 95 kişiyi istihdam ediyoruz. Bunun 54 kişisini Ar-Ge çalışanlarımız oluşturuyor. Niğde’de kurduğumuz fabrikamızda 95 kişiyi istihdam edeceğiz. 30 kişi şu anki Ar-Ge ekibimizden katılacak ve 65 yeni işi alım yapacağız. Cirosu yılda ortalama 40 milyon olan bir kuruluşuz. Şu ana kadar Ar-Ge’ye 2 milyon 300 bin dolarlık yatırım yaptık. Uzun vadede ise güneş endüstrisi alanında güçlü bir teknoloji markası olmayı hedefliyoruz. Hem yerli hem de milli bir üretim modelimiz var. 1.6 milimetreden, 12 milimetreye varan camlarla istenilen güneş panelini yapabilecek durumdayız. Bu deneyim ve bilgi birikimimiz var. O yüzden teknolojik olarak ilerlememiz, içinde kullandığımız hücreyi ne kadar ilerletebileceğimize bağlı. Güneş paneli endüstrisinde faaliyet göstermeye başladıktan sonraki ilk üç yıl sadece Ar-Ge çalışmalarına odaklandık ve üreteceğimiz panelleri kendimiz tasarladık. Bu ürünlerin testlerini yaptırarak sertifikalandırdık. Çift taraflı cam güneş panelleri şirketimizin faydalı model altında kendi tasarladığı ve teknolojisinde uzman olduğu bir ürün gamı.

Çözümleriniz hangi özellikleriyle öne çıkıyor?

Standart çerçeveli modüllerle karşılaştırıldığında faydalı model olarak üretimini yaptığımız GG1H Mono PERC güneş paneli modülümüz olumlu anlamda diğerlerinden ayrışıyor. Bu modülümüz 6 kat daha ağır iklim testlerinden geçmiştir. Yüzde 10 daha az alan kaplar. Yüzde 10 daha az mekanik altyapı gerektirir. Çift yüzlü olduğu için arkadan gelen düşük güneş ışığını da kullanır. Yaşlandırma test sonuç sertifikalarına göre, 30 yılda en fazla yüzde 16 güç azalımı garantisine sahiptir. AA yangın güvenliğine sahiptir. Ağır iklim koşullarında son derece dayanıklı bir paneldir ve mekanik dayanımı yüksektir. Çerçevesiz olması ve camının anti reflekte olması nedeniyle ışığı yansıtmaz ve yağmur suyuyla kendini temizler, bakımı son derece kolaydır.

Akıllı santrallerin avantajları neler?

Biz akıllı santralleri, ürettiğimiz yüksek verimli, çift yüzlü ve yüksek dayanımlı panellerin kullanım şeklini optimize ederek sağlıyoruz. Kurulu güç bazında watt başına düşen fiyata göre maliyet karşılaştırması yapılınca fiyat pahalı gözükebilir; ancak ilk günden alınan net gelir karşılaştırması yapınca, akıllı santraller yatırımcılar açısından çok daha avantajlı. Ürettiğimiz panellerin ömrü 30 yıla kadar çıkıyor. Ürünlerimizle kurulan akıllı santraller, yatırımcıya yüksek ve güvenli getiri sağlıyor.

Firmanızın kadın istihdamına yönelik çalışmalarından bahseder misiniz?

Bu işe Adıyaman’da başladık. Çalışanlarımızın yüzde 85’i Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden,  Adıyaman ve komşu illerden. Genç bir ekibimiz var. Şirket politikamız gereği genç ve yeni mühendisleri işe alıyoruz. Kadın mühendislere özel bir pozitif ayrımcılığımız var. Ar-Ge bölümümüzdeki çalışanlarımız arasında kadınlar önemli yer tutuyor. GTC’yi bir güneş enstitüsü olarak görebilirsiniz. Bugün 105 çalışanımız var; bunlardan 65’i mühendis, 18’i tekniker ve bunun dışındaki 12 çalışanımız lise mezunu. Diğer ekibimiz de yüksek lisans ve doktora mezunu. Gerçekten eğitimi yüksek bir kuruluşuz. Şu ana kadar yaptığımız sekiz büyük Ar-Ge projesinin üç tanesinde yabancılar ile ortak olarak çalıştık. Makine ve ekipman aldığımız firmalar ile anlaşmalar yaparak, alım şartına da eklettik ve Ar-Ge ekiplerinin en az üç gün boyunca çalışanlarımıza eğitim vermesini talep ettik. Ayrıca, çoğu yabancı üniversiteler olmak üzere güneş alanında çalışmalar yapan üniversitelerden seminerler aldık. Bu şekilde çalışanlarımızın gelişimini sağladık.

Şirketinizin 2021 yılı hedefleri neler? Yeni projeleriniz var mı?

Bu yıl pandeminin etkisiyle zor bir süreçten geçiyoruz. Buna rağmen çatı yönetmeliğinin ve hibrit santral izinlerini etkilerini olumlu yönde görmeye başladık. Son 60 günde üç yıldır almadığımız kadar teklif istemi aldık, bu nedenle herhangi olumsuz yasal bir mevzuat olmadığı takdirde gelecekten ümitliyiz. Bugüne kadar yerlilik oranımız Türkiye’de üretilen yardımcı malzemelerle en fazla yüzde 25 olabiliyordu. Niğde’de kurduğumuz güneş hücresi fabrikamızda üreteceğimiz hücrelerle güneş paneli yerlilik oranımız yüzde 75’e çıkacak. 2021 yılından itibaren ihracata başlamayı ve 2023 de üretimimizin en az yüzde 60’ını ihraç etmeyi hedefliyoruz. Niğde'deki hücre fabrikası için yurt dışından ilk siparişlerimizi aldık. 2021 yılında Hindistan'a ihracat yapacağız. Her ay 5 MW olmak üzere bir yılda 60 MW'lik ürün teslimi için anlaştık. Bunun yarısını salt hücre olarak, diğer yarısını ise panele dönüştürülmüş olarak göndereceğiz. ABD ve Almanya ile görüşmelerimiz sürüyor.

Türkiye’de yenilenebilir enerjinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güneş enerjisi, Türkiye için büyük bir şans ve iyi stratejiler oluşturulduğunda çok önemli bir ihracat kalemi olabilir; ancak bunun gerçekleşmesi için güneş teknolojilerinin Türkiye’de üretiliyor düzeyine gelinmesi gerekiyor. Yerli teknolojileri destekleyen, yerli teknolojili güneş santrallarının kurulmasını destekleyen strateji ve politikaların ivedi olarak yaşama geçirilmesi gerekiyor. Yoksa hızla gelişen küresel pazarda yer edinemeyiz. Ülkemiz özellikle son 15-20 yıldaki büyüme performansıyla gelişmekte olan ekonomiler arasında pozitif yönde ayrışanlar arasında yer alıyor. Büyümeye katkı sunan en önemli unsur ise enerji olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla enerji üretimi için yapılan yatırımların sürdürebilir ve maliyetlerinin de katlanabilir olması geleceğimiz açısından büyük önem taşıyor. Yapılacak ihalelerde milli teknolojilere öncelik verilip, Türk girişimcileri desteklenirse ülkemizin elde edeceği kazanımlar daha da artacaktır.