Kıskandıran Başarıların Arkasındaki Motivasyonun Sırrı

İmkansızı sıradandan ayıran ince bir sınır var, bu çoğunlukla da zihinle ilgili, stratejiler ve planlar ise ardından geliyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetle çıkıp, ekonomik krizle boğuşan bir ülke düşünün . Aynı ülke, Japon Mucizesi olarak bilinen 1960 ve 1990 yılları arasındaki etkileyici ve mucizevi yükselişe imza atmış, bugün dünyanın sayılı ekonomileri arasında gösterilen bir ülke olsun.

Shinkansen Etkisi

Uzun ve sağlıklı yaşamın sırlarını anlatan İkigai kitabının ikinci serisi olan İkigai Uygulama Rehberi kitabında uzunca bahsedilen Shinkansen etkisinden kısaca bahsedeceğim. İsmini hızlı tren anlamına gelen Shinkansen kelimesinden alan bu etkinin ilhamı da hızlı trenin geliştirilme hikayesi. Japon hızlı treni, Tokyo ve Osaka arasındaki  6 saat 40 dk. Lık seyahat süresini, 3 saat 10 dakikaya düşürdüğünde sadece yurttaşlarını değil, dünyayı kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Peki, bu başarıya nasıl ulaştılar dersiniz? Popüler tabirle konfor alanın dışına çıkarak ya da imkansızı mümkün kılarak. Japon mühendisleri başarıya koşturan etken, kendilerinden beklenen olağanüstü performanstı.

Yüksek Beklenti İtici Güç Oluşturur

Beklenti kavramıyla ilgili olarak, “Bizlere mutsuzluk getirir” diye bir görüş olsa da, burada bahsi geçen mutsuzluk muhtemelen rahatın bozulması ya da ikili ilişkilerle ilgili olabilir. Literatüre “Pygmalion etkisi” ya da “kendini gerçekleştiren kehanet” olarak geçen etki de, yüksek beklentinin itici güç oluşturarak, olmazları oldurabildiğini de bize gösterir. Araştırmacı ve denek temelli yapılan çalışmalar, yüksek beklenti yüklenen grupların, avaraj altı performans göstermesi beklenen gruplardan daha yüksek performans göstermesini biraz da bu şekilde kodlanmalarına bağlar. Yapılan çeşitli araştırmalarda benzer sonuçlar çıkmıştır. Buradaki beklentinin motivasyonunun kendisi olduğunu söyleyebiliriz.

İmkansız Görünen Hedef Gerçekleştirildi

Shinkansen etkisine geri dönecek olursak, olayın gerçekleştiği dönemde Japon Hükümeti, Japon Demir Yolları’ndan Tokyo ve Osaka arasını kısaltacak bir tren inşa etmelerini ister. Mühendisler uzun çalışmalar sonucu, hayli yüksek performansa sahip eskisinden çok daha hızlı bir tren geliştirdiler; ancak yöneticiler tatmin olmamıştı. “Biz daha hızlısını hatta iki kat hızlısını istiyoruz” dediklerinde, mühendisler bu imkansız dese de, yöneticiler ikna isteklerinde direttiler. Elbette imkansızı istemenin bir bedeli, imkansızı gerçekleştirmenin de hem bir bedeli hem de ödülü olmalıydı. Hükümet verilen bu imkansız görevi gerçekleştirmeleri için mühendislere açık çek, sınırsız bütçe sundu. Sınırsız imkanlar, sınırsız düşünceleri de beraberinde getirdi. Çok çalışırlar, çok yorulurlar; ancak sonunda çalışmalarına değer ve bugün bile imkansız hedeflerin simgesi olarak anılırlar. Tarihin ilk hızlı trenini yapmakla kalmazlar, bugün bile hâlen tüm demir yollarında kullanılan buluşlara, yeniliklere imza atmışlardır.

Sınır Koymadan Düşünün

Peki, ya sizler bu satırları okurken, kendi hayatlarınızda hangi değişimlerle, hangi stratejilerle ve hangi alanda Shinkansen etkisi yaşamak isterdiniz düşündünüz mü?

1. Ne yapacaksınız?
2. Nasıl yapacaksınız?
3. Ne zaman yapacaksınız?

Her imkansız gibi gözüken hayalin, öncelikle hedeflendirilmesi gerektiğini, gayret ve inançla imkanlı hâle gelebildiğini unutmayın. Biraz da güçlü koçluk sorularıyla beyin fırtınası yaratmaya ne dersiniz? Tıpkı mühendislere sunulan açık çek gibi, siz de sınırsız imkanlara sahip olsaydınız, gerçekleştirmek istediğiniz hayalleriniz için neler yapardınız? Sınır koymadan düşünmek, ilk etapta zihninizi alışılmışın dışında genişletecek ve bu da kendi realitenize genişleyen imkanlar ve olasılıklar olarak yansıyacaktır.