MARKA HAKKINA TECAVÜZ
Marka hakkının ihlalinden bahsetmeden önce marka kavramının tanımını yapacak olursak, marka; bir işletmenin tüm varlıklarını temsil eden, benzer mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden farklı kılmak için kullanılan ayırt edici işarettir.


Marka hakkı, belirli aşamalardan ve incelemelerden geçtikten sonra, markanın tescil edilmesi ile sonuç doğurmaktadır. Ancak bir marka tescili yapıldıktan sonra hak sahibi tarafından kullanma hakkı mevcut iken, hak sahibi kişiler dışında kötü niyetli kişilerce kullanım hakkı gerçekleştirilebilmektedir. Bu durumda marka hakkının ihlali ve marka hakkına tecavüz söz konusu olmaktadır.
Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller
Kanunun 61. maddesinde tecavüz sayılan fiiller;
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı kullanmak,
b) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak,
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek şeklinde özetlenebilir.
Söz konusu düzenleme ardından 2017 yılında yürürlüğe giren Sinai Mülkiyet Kanunu 29. maddesinde de Marka Hakkına tecavüzü hüküm altına almıştır.
Marka Hakkının İhlali Cezası
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti, yetkisi olmadan kaldıran kişi veya yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satma, devretme, kiralama, satışa arz etme, mal veya hizmet üretme veya rehnetme suretiyle tasarrufta bulunan kişi hakkında mevzuatımızda hapis ve adli para cezası tedbiri uygulanır. Bunların dışında bir tüzel kişinin de tüzel kişilik faaliyeti çerçevesinde marka hakkı tecavüzünde bulunması halinde bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Kanunun 61/a maddesi ile marka hakkı ihlali sonucu yaptırımlar hüküm altına alınmıştır. MarKHK 61/A maddesi kapsamında cezalar, hapis ve adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Maddenin son fıkrası cezasızlık sebebini düzenlemektedir. Buna göre, “Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz” denilmektedir.
Marka Hakkının İhlali Durumunda İzlenecek Yol
Yukarıda anlatıldığı gibi bir hak ihlaline maruz kalınmış ise hukuki olarak yapılması gerekenler aşağıda izah edilmiştir. Hak ihlaline uğradığını düşünen kişi ilk olarak fiilin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin mahkemeden isteyebilir. Bu dava marka ihlali tespit davasıdır. Bu dava ile kişi hak ihlalini ortaya koyan durumlara ilişkin delil tespiti de talep edebilir; ancak bazı durumlarda, marka hakkının ihlali, noterden ihtarname ile de karşı tarafa bildirilmekte ve haksız fiili işleyen kişi tarafından gönüllü bir vazgeçme sağlanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla bu durumda bir alternatif seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Sınai Mülkiyet Kanunu madde 7' de belirtilen fiillerin önlenmesi talep edilir. Belirttiğimiz madde kapsamında hak ihlali sayılan durum mevcut ise işlenen fiilin marka hakkı ihlali oluşturup oluşturmadığının tespiti; tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve kaldırılması; marka hakkı ihlali nedeniyle oluşan maddi ve manevi tazminat talebi (doğrudan ve dolayı zararlar ile yoksun kalınan kar dahil); marka hakkına tecavüz nedeniyle suç duyurusunda bulunulması (şikayete bağlı); kesinleşen kararın ilgililere tebliği ve ilanı aşamaları ile hukuki süreç tamamlanır.
Avukat & Arabulucu Merve Türkmen Kaplan