Enerji arz güvenliği ve alternatifler


Ayşegül AK

Ayşegül AK

Okunma 06 Şubat 2022, 18:33

Enerji arz güvenliğinin önemini yaşayarak öğrendiğimiz günlerden geçmekteyiz. İran’ın doğalgazı on gün süreyle veremeyeceğini açıklamasının ardından sanayide üretime ara verilmesi, kapasite kullanımı ve üretim açısından bazı sektörlere oldukça ağır sonuçlar getirmiş oldu.

Enerji arzındaki dengesiz dağılım, enerji ihraç eden ülkelere kuşkusuz büyük bir güç sağlamaktadır. Örneğin, Rusya ve İran’ın enerji konusundaki potansiyeli,Avrupa Birliği bölgesinin ise ithalatçı konumu, ülkelerin karşılıklı birbirlerine bağımlılıklarının da göstergesidir.Fosil yakıtları temin edip ihraççı konuma gelmek mümkün olamayacağından alternatif enerji kaynaklarının güçlendirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması iyi bir seçenek olabilecektir. Alternatif enerji kaynaklarından yenilenebilir enerjinin kurulu kapasitesinin artırılması ve bu alanda yeni yatırımların teşvik edilmesi gerekmektedir; ancak küresel bazda enerji arzının yüzde 90’ının hali hazırda fosil yakıtlardan sağlanmaktadır.  İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik atılan adımların güçlenmesiyle, yakın gelecek için bir tam ikameden söz edemeyecek olsak da bu yöndeki talebin azalacağından söz edilebilmektedir.

Taşımacılıkta kullanımının artması bekleniyor

T.C. Kalkınma Bakanlığı 11. Kalkınma Planı Enerji Arz Güvenliği ve Verimliliği Raporu’nda, küresel enerji talebinin 2016 yılı sonu itibarıyla 13.760 milyon ton petrol eşdeğeri (MTEP) olarak gerçekleştiği, talebin yaklaşık yüzde 19’unun Kuzey Amerika ve yüzde 14’ünün Avrupa kaynaklıyken yüzde 41’inin Asya-Pasifik kaynaklı olduğu ve 2016 yılı sonu itibarıyla dünyada tüketilen enerjinin yüzde 87’sinin fosil kaynaklardan oluştuğu belirtilmektedir.  Adı geçen rapora göre dünya toplam birincil enerji talebinin yüzde 42’si elektrik üretimi için kullanılmıştır.  2035 yılında bu rakamın yüzde 46,6’ya çıkması beklenmektedir. Elektrik üretiminde en fazla kullanılan kaynak hâlâ kömürdür. Petrol, daha çok ulaştırma sektörü tarafından talep edilmektedir. 2015 yılında petrolün ulaştırma sektöründeki payı yüzde 95,1’dir. 2035 yılına kadar bu oranın yüzde 91,1’e düşmesi, doğalgazın ise taşımacılık sektöründe kullanımının artması beklenmektedir. Bununla birlikte elektrikli arabaların öngörülenden daha hızlı artması halinde bu oranın daha da aşağılara düşmesi mümkün görünmektedir.

Dünya genelinde kullanım oranları

Artan kentleşme ve sanayileşme sonrası elektrik ihtiyacı giderek artmaktadır. Raporda da belirtildiği gibi birincil enerji kaynaklarının yaklaşık yarısı elektrik üretimi için kullanılmaktadır. Küresel birincil enerji arzının kaynaklara göre dağılımı dünya genelinde petrol yüzde33, kömür yüzde 28, doğalgaz yüzde 24, hidro yüzde 7, nükleer yüzde 4,5 ve yenilenebilir enerji yüzde 3 şeklinde sıralanmaktadır. Türkiye için ise petrolyüzde 31, doğalgaz ve kömür aynı oranlarda, yüzde 28 ve yenilenebilir yüzde 13’tür.

Enerji arz güvenliğinin dört ana unsuruna göre kaynak dağılımına ilişkin yeni politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dört ana unsur; elde edilebilirlik, ulaşılabilirlik, üretilebilirlik ve sürdürülebilirliktir. Bu açıdan Türkiye’nin yenilenebilir enerjide dünya ortalamasının üzerine çıkmış olması olumludur. Enerji arz güvenliğini etkileyen ekonomik, coğrafi ve siyasi pek çok faktör bulunmakta ve arz tedarikinin farklı kanallardan teminimkânı da güvenliği artırıcı unsur olmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleşebilmesi için enerji arz ve talebinde dengenin varlığı temel hususlardan biridir.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.