Koronavirüs Sürecinde Normalleşmenin Başlaması Ve Turizm Sektörü
Koronavirüs salgını nedeniyle sosyal izolasyon ve talebin durma noktasına gelmesinden dolayı faaliyetleri duran alanlarda çalışanların işten çıkarılması ya da ücretlerini alamaması gibi durumlar, zincirleme olarak nakit akışlarını etkiliyor.


Yaz döneminin de gelmesiyle ülkeler içinde turizmden sağlanan kaynakların yok olma ihtimali endişeye yol açıyor ve sektörün gelirler içindeki önemi netleşiyor.
Bugüne kadar küresel ekonomilerin darboğaza girdiği pek çok tarihsel dönemle karşılaştık. Bunların bir kısmı İspanyol gribi ve veba gibi salgın sonrası, bir kısmıysa savaş sonrası dönemlere aittir. Şu an koronavirüs nedeniyle başlayan küresel durgunluk ise insan gücü ve fiziksel kapasitenin yok olduğu savaş sonrası dönemlerden farklı olarak, hizmetler sektörü ve ticari faaliyetlerin durması ile var olan kapasitelerin çalıştırılamamasından kaynaklı. Küresel düzeyde borçluluğun 250 trilyon dolar ve buna karşılık yaratılan gelirin borçluluğun sadece üçte biri düzeyinde, 83 trilyon dolar olması, salgının ekonomilerde ani duruş etkisine yol açmasıyla dikkatleri bu borcun çevrilebilirliği üzerine çekti. Başta turizm olmak üzere, gelir yaratıcı faaliyetler durduğuna göre vadesi gelen borçların durumu endişeyle karşılanıyor. Nakit akışlarının durmaması için Covid-19 salgınının etkileri artarak devam ederken, büyük miktarlarda devlet destekleri sisteme enjekte edildiği görülüyor.
Turizm Sektörünün Durumu
Peki, sosyal izolasyon ve seyahat engellerinin uygulandığı bir durumda, turizm sektörünün durumu ne olacak? Zira sezonunun başlamasıyla bu sektördeki gelir kaybının gözden çıkarılamayacak olduğu netleşti. Avrupa Birliği açısından ekonomik çıktının yüzde 10’unu turizm sektörü oluşturuyor. TURSAB’ın 2019 verilerine göre, ülkemizin 34 milyar 500 milyon dolar olan turizm geliri, ihracat gelirinin yüzde 20’sini oluşturdu. Bu gelirin yüzde 83’ü yabancı ziyaretçilerden elde edildi. Turizm gelirlerinin gayri safi yurt içi hasıla içindeki payının da yüzde 3,8 olduğunu göz önünde bulundurursak, ekonomik önemi ortaya çıkacaktır. Bu sebeple, ödemeler dengesine ve istihdama katkıları açısından turizm, koronavirüs sürecindeki durgunluk dönemi için önlem alınması gereken sektörler arasında gelmektedir.
Serbest Dolaşımla Sektörün Canlandırılması
İstihdamdaki payıyla birlikte düşünüldüğünde bu sektörün canlanması için Avrupa Parlamentosu’nda turizm koridoru uygulaması gündeme getirildi. Aynı toplantıda, daha önce ekonominin yavaşladığı dönemler yaşansa da hiçbir zaman son üç aydaki gibi durma noktasına gelmediği, Avrupa Birliği’nin kademeli normalleşmesinin zaman alsa da sürecin başladığı duyuruldu ve Avrupa Birliği iç sınırlarının açılması gerektiği vurgulandı. Buna göre, benzer risk profiline sahip üye ülkeler arasında koridor tabir edilen serbest dolaşım sağlanarak turizmin canlandırılması amaçlanıyor. “Avrupa Birliği iç sınırları içerisinde olduğu gibi bir koridor fikri, başka ülkeler ya da iller arasında da olabilir mi?” sorusu bir yana dursun, normalleşme çalışmalarının hız kazanmasıyla turistik tesislerin ne şekilde açılacağına dair kurallar açıklanmaya başlandı. Normalleşme adımları aşamalı olarak hayata geçirilirken sosyal mesafe kuralının temel alındığı görüldü. Masalar ve şezlonglar arası mesafenin korunması, açık büfede cam bariyer arkasından bir görevlinin yemekleri servis etmesi, kronik rahatsızlığı olanların ve Covid-19 geçirenlerin bu durum hakkında bilgilendirme yapması alınan kararların başlıcaları. Arz yönlü bu tedbirlerin, talebi bir derece hareketlendirmesi beklenirken, bir kesimin de tedbirli davranarak bu yazı pas geçeceğini söyleyebiliriz. Geçen yıl elde edilmiş olan 34 milyar 500 milyon dolarlık turizm gelirinin ne kadarını yakalayabileceğimizi ise virüsün yayılım hızı ve mutasyona uğraması, aşı bulunması gibi gelişmeler belirleyecek.
Aysegul Ak - Dr. Öğretim Görevlisi