Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok sektörü olumsuz etkiledi. Sosyal izolasyon ve hijyen kurallarına uyarak, virüsün bulaşma ihtimali en aza indirgenebiliyor. Salgın ile mücadelede en çok uğraşı veren, ancak maddi açıdan zarar gören sektörlerin başında sağlık sektörü ve kendi içinde de geleneksel hastanecilik modeli olduğunu görüyoruz.
Koronavirüs salgını nedeniyle özel hastanelerin çok hızlı bir biçimde online sağlık hizmeti alternatifi ile sağlık hizmetlerini sürdürme yoluna gittikleri dikkat çekiyor. Dijital sağlık hizmetlerinin kullanımı; buna bağlı olarak hasta ve hekim ilişkisi açısından iletişimin hem tedaviye uyum hem de iyileşme açısından önemli. Randevu alma, laboratuvar sonuçlarını değerlendirme ve muayene gerektirmeyen basit konularda danışma hizmetlerini internet üzerinden yapmak, zamandan tasarruf etme bakımından oldukça faydalı, ancak sağlıkla ilgili araştırmaların güvenilir kaynaklardan tercih edilmesi hâlâ büyük önem taşıyor. Keşke herkes sadece güvendiği hekimine online olarak bağlanıp soru sorabilse. Zira bu ücretli yöntem yerine arama motorlarını kullanarak veya sosyal medya üzerinden çeşitli ürün reklamlarının yönlendirmesi ile evde yanlış uygulamalar yapan insanların sayısı da artıyor. Hastalar denetimsiz olarak yapılan sosyal medya canlı yayınlarında birtakım ilaç dışı ürün kullanımlarına teşvik ediliyor. Kişiye uygunluğu konusunda herhangi bir doktor onayı olmaksızın kullanılan ürünler ve gıdalar ise ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Basit bir örneklendirme yapacak olursak; yüksek tansiyon riski olan kişiler ‘kelle paça’ tüketimine teşvik edilebiliyor.
Evde Sağlık Hizmetlerinin ve Teknolojilerinin Önemi Artıyor
Geleneksel yöntemlerle sağlık hizmetlerinin alımında oluşan engeller; tele tıp olarak adlandırılan yöntem ile hastaların kendi takiplerini evde kendilerinin yapmasını çözüm olarak getiriyor. Politika yapıcı otoritelerin kanunları yeni dünya düzenine uygun olarak denetimli bir biçimde revize etmeleri gerekecek gibi görünüyor; çünkü mobil sağlık alanında teknolojik çözümlerin kullanılmasıyla birlikte sağlık hizmetlerindeki süreçler kolaylaşacaktır. Bilim insanları ve tekonoloji firmaları tarafından özellikle, verilerin anlamlandırılması ve makine öğrenmesi gibi yaklaşımlarla, sağlık risk grubundaki bireylerin veya hastaların şikâyetlerine yönelik medikal verilerin toparlanması ve makineler tarafından değerlendirilmesi hakkında çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Diğer deyişle, mobile uyarlanmış bazı medikal aparatlar yardımıyla, hastaların ev ortamında bazı anlık medikal veriler toplayarak, kayıtlı doktoruyla paylaşması sağlanabilir. Bu sistemler, hastanın anlık medikal verilerine göre, ev ortamında uygulanmak üzere tedavi destek amaçlı bazı tıbbi adımlar önerir. Bunu yapmak için sistem, yapay zekâ tabanlı medikal çıkarsama kuralları çalıştıran ontoloji anlam bilgi tabanı içerir. Geliştirilmekte olan sistemler, özellikle çocukların ev, yurt, kreş, hastane, klinik ya da okul ortamındaki gözlemlenmesine, bakımı sağlık kurumu dışında yapılan hastalara ve bakımı gerçekleştiren kişilere kolaylık sağlayacaktır.
Kamusal Bir Hizmet Olarak Dijital Sağlık
Tıp teknolojilerindeki gelişmelerin doktorlara, hemşirelere, diğer tıp profesyonellerine ve hastalara kolaylıklar getireceği şüphesiz bir gerçek, ancak bu sistemlerin sahiplenilip kullanılır olması ve en önemlisi ücretsiz olması kamunun sağlayabileceği bir hizmet. Altyapı olarak e-Nabız gibi bir sisteme sahip olan ülkemizin dijital teknolojik hizmetlerden daha fazla yararlanabileceği kanısındayım. Koronavirüs ile mücadelede de kullanılabilecek olan bu sistem sayesinde, vatandaşların virüs ile enfekte olup olmadıkları bilgisini basit testlerle sisteme bildirmesi ve ardından talimatlarla yönlendirilen sağlık kurumlarına gitmesi sağlanabilir. Almanya’nın bu anlamda tüm dünyaya örnek olduğunu da eklemek isterim.