Toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim değişikliği konuları ilk bakışta ayrı başlıklar gibi düşünülse de iklim değişikliğinin yaratmış olduğu sel, kuraklık gibi doğal afetler ve bunların sonucu ortaya çıkabilecek göçlerden en savunmasız, dezavantajlı gruplar en fazla etkileneceğinden aslında birbirini destekleyen konulardır.Bu nedenle; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı, 12 Aralık 2019’da düzenlenen COP25 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda onaylanmıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, aslında eşitsizliğinin, ilk yansıması kadın istihdamıdır. Kadının iş gücü içindeki konumunun güçlendirilmesi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesindeki ilk adım olacaktır. Uluslararası Çalışma Örgütü 2021 yılı verilerine göre erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 72 ve kadınların yüzde 47’dir. Türkiye için 11. Kalkınma Planı’na da giren 2023 yılı için hedef kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 38,5 açıklanmıştır, aynı oran 2018 yılı için 34,2’dir.Avrupa Birliği’nin 2019 yılında açıkladığı ilk karbon nötr kıta olma hedefi uyarınca Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlaması zorunlu hale gelen yeşil dönüşüm süreci, istihdamda kadının konumunun güçlendirilmesi için bir fırsat yaratabilir. Her dönüşüm ve değişim süreci hali hazırda dezavantajlı durumda olana yeni bir fırsat tanıdığı gibi mevcut haliyle dezavantajlı konumda bulunan kadın istihdamının yeşil dönüşümden olumlu etkilenmesi sağlanabilir. Öncelikle yeşil dönüşüm için kurulu kapasitelerin değiştirilmesi ve yeni iş sahalarının geliştirilmesi ile yeni iş olanaklarının ortaya çıkmasında kadınlara pozitif ayrımcılık tanınabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliğindeki farkındalığın artırılması ve kamu desteği ile kartların yeniden karıldığı ortamda önemli bir mesafe alınabilir.
Yeşil dönüşüm süreci ile karbon salınımı düşük üretim yapabilmek için mevcutta eski üretim tekniklerini kullanarak üretim yapan örneğin fosil yakıtlardan enerji sağlayan tesislerin, yeşil dönüşümü sağlayacak teknik ve finansal donanımı hazır etmesi ya da kapanması söz konusu olabilir.Dolayısıyla, kurulu kapasitelerin iyileştirilmesi yanı sıra yeni kurallara uygun iş sahalarının açılması gerekmektedir.İstihdamda kadının payının artırılması için yeşil dönüşümle birlikte gelecek yeşil iş tanımlarına uygun eğitimlerin düzenlenmesi, kadın çalışanlar için vergisel teşvikler uygulanması kadın istihdamına katkıda bulunacaktır. Karbon salınımı açısından öncü giden lojistik ve ağır sanayinin hali hazırda erkek istihdamıyla önde olması, yeşil dönüşümle birlikte bu alanlarda da kadınlara potansiyel yer imkanlarının doğması da bir avantaja çevrilebilir.
Bu bağlamda,Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, (5) toplumsal cinsiyet eşitliği ve (8) insana yakışır iş ve ekonomik büyüme sürdürülebilir kalkınma amaçları kapsamında,mevcut haliyle dezavantajlı konumda bulunan kadın istihdamının yeşil dönüşümden etkileneceği kuşkusuzdur. Kadın ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımını ifade eden toplumsal cinsiyet eşitliği; kadın ve erkeklerin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramadan eşit hak ve imkanlara sahip olmasını ve kamusal alan, iş yaşamı ve özel hayat boyutlarında her bireyin hak, özgürlük ve sorumluluk açısından eşitliğini ifade etmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı sonucu zorunlu hale gelen yeşil dönüşüm sürecinde, yeşil dönüşüm için ayrılan fonların baştan tasarlanırken, kadın destekli projelere aktarımının sağlanması istihdamdaki denge için bir diğer yararlı unsur olabilecektir. Kadının toplum içindeki konumu iyileştirilmeden kalkınmanın imkansız olduğunu vurgulayarak ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ ün sözüyle noktalayalım: İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin?